8 Haziran 2011 Çarşamba

KARAKOLDA "AYNA" VAR!

Günlerden bir gün, karakollardan bir kol -ki hikayenin ilerleyen bolumlerinde kararacak kendisi- ve kitaplardan bir muzır “Ölüm Pornosu”..

Edebi anlamda, adından yola çıkılarak, içeriği hakkıında derinlemesine bir yorum yapılamasa da, adındaki “porno” kelimesi, hemen zihnimizde bir şeyler canlandırıyor.. TDK’nın yayınladığı büyük Türkçe sözlüğe göre pornonun kelime anlamı “Amacı cinsel dürtülere yönelik olan, ahlaki değerlere aykırı düşen yayın, resim vb.”. Yani kitap toplumsal anlamda, adından kaybediyor zaten bir kez... Kitabın orjinal adı, “Snuff”, yazarı Dövüş Kulübü filminden hatırlayacağınız Chuck Palahniuk ve hikayemizin baş kahramanı kitabı Türkçe’ye “çevirme hatası”na düşen Funda Uncu..

“Çevirme hatası”, bir “çeviri hatası”na dönüşerek kitabın adında porno kelimesi eklemek suretiyle vukuu bulmaktadır, çünkü kitabın orjinal adının İngilizce-Türkçe sözlüklerde ki Türkçe karşılığı “burun çekmek, koklamak” vb ifadelere denk düşmektedir. Misal, kitabın adını buradan yola çıkarak “Sümüklü Bakkal” tarzı bir sıfat tamlaması ile karşılamış olsaydı çevirmenimiz, aşağıda anlatılacakların belkide hiç birisi başına gelmeyecekti.
İstanbul Basın Savcılığı, Ayrıntı Yayınları’ndan piyasaya çıkan kitap hakkında müstehcen olduğu gerekçesi ile bir “muzır” soruşturması başlattı, bu soruşturma kapsamında çevirmeninde ifadesinin alınması gerekiyordu elbette, buraya kadar yasal ya da toplumsal anlamda ters bir durum yoktu zaten..

Günlerden bir gün, kitabın çevirmeni Funda Uncu’nun Bodrum’daki evinin telefonu acı acı çaldı. Telefondaki sesin seçtiği kelimeler Funda Hanım’ın ifadesine göre aynen şöyleydi;
“Acil karakola gelmeniz lazım. İki defa geldik, kapıyı açmadın. Seni zorla götürürüz”

Şimdi televizyonunu yeni açanlar için kısaca bir açıklama yapmak istiyorum, ülkemizde ve dünyada da, postacılar kapıyı maksimum iki kez çalarlarken, Türk polisi kapıya maksimum iki kere uğrar.. İki kere de açılmayan kapılar postacı ve polise karşı direniş sayılacağından, zorlama söz konusu olacaktır. “Siz” ile başlayıp saniyeler içinde samimiyete döküken “sen” li cümleler zaten karakolda yaşanacaklar hakkında bir ipucu verse de, Funda Hanım karakolun yolunu tutar elbette. İki kez kapıya gelen polisi artık ikiletmeden, telefondaki sesin de dediği gibi “acilen” ikilemek gerektiği ortadadır.
Bu olayın ardından, “Kara”kolda dört saat geçiren Funda Hanım, savcılığa şikayet etmesi ile son bulan hikayesinin kısa özetini aşağıdaki gibi aktarmıştır, gazetelere...

"Bir polis beni karşısına aldı. Dosyayı fırlattı. ‘Bunlar bize fazla gelir’ dedi. Sonra birden bana, ‘Sen manken misin?’ diye sordu. Ardından da, ‘Bu karakola düştün mü hiç?’ diye devam etti. Sen böyle bir kitabı nasıl yazdın’ dedi. Yazmadığımı, çevirdiğimi söyleyince de ısrarla, ‘Sen bu kitabı okudun mu? Ne yaptığının farkında mısın?’ diye üzerime geldi. Gördüğüm adi suçlu ve fahişe muamelesi öyle ağır geldi ki ağlayarak dışarı çıktım. Hayatımda ilk kez böyle bir şey başıma geldi."
Kısa ve öz konuşmayı sevdiği belli polis abimizin sözleri üzerinde biraz kafa yorarak, Funda hanımın gördüğü muamele hakkındaki düşüncesini kendi içimizde değerlendirebiliriz belki..

“Bunlar bize fazla gelir”

1.Kitaptan porno okumayız biz pornoyu ekrandan izleriz
2.Kitap okumayız biz, bizim aklımız bize yeter
3.Porno bizi aşar, “bel”imizden geldiğince yaşar gideriz
4.Bu ülkede öyle ulu orta porno muhabbeti yapılmaz, kitapçılarda hiç satılmaz.

“Sen manken misin?”

1.Bu kitabı yazdığına göre biliyosundur sen bu porno işini, manken misin?
2.Bu ülkede mankenler çoğunlukla porno yıldızıdır.

“Bu karakola düştün mü hiç?”

1.Bu ilk suçun mu?
2.Pornocu bir manken olduğuna göre sen iş üstünde bir kaç kez yakalanmışsıdır zaten, bizim karakola ilk düşüşün mü?
3.Bu karakola bi düşen pişman, bi de düşmeyen.

Bu güzel sohbetin ardından kitabın yazarı değil çevirmeni olduğunu söyleyen Funda Hanıma sorulan ilk soru :

“Sen bu kitabı okudun mu?”

1.Çevirmen ne ki?
2.Kitabı elinde evirip çevireceğine okuyaydın, şimdi neden burada olduğunu daha iyi anlardın.

“Ne yaptığının farkında mısın?”

1.Savcılık peşinde, toplumun ahlakını bozmaya çalışmak neymiş göreceksin. Kaç öksüzün yetimin hakkını bulacağız üzerinde haberin var mı?


Ben şimdi bu kitabı size mi öneriyorum? E reklamın iyisi kötüsü olmaz özünde, ama amacım bu değil..

Karikatür dergilerini muzır neşriyattan sayan zihniyeti merak edenler için amme hizmeti yapayım dedim.

E ne de olsa karakolda AYNA var!

Fasulya