9 Eylül 2008 Salı

RUHUMUN DENİZ SEVDASI

Dört tarafı karalarla çevrili bir şehirde yaşıyor olmama rağmen denizi çok severim. Öyle yüzeyim, güneşleneyim, tatil anlamında değil. Bir bütün olarak, her mevsim, her durumda severim denizi..

Hani çocukluğunuzda tatile giderken, uzun bir yolculuğun ardından, bir virajı alırsınız ve deniz görünür ya birden bire önünüzde uçsuz bucaksız, masmavi ve bir heyecan dalgası oluşur yüreğinizde, nefesiniz hızlanır. İşte o heyecanla severim denizi hala.

Rengini, kokusunu, sonsuzluk hissi yaratan ufuklarını, rüzgarını, dalgalarını her şeyini severim denizin. Yandaki resmi bir arkadaşım yapmış ve oylamam için yerleştirdiği sitenin adresini göndermiş bana (http://www.saatchi-gallery.co.uk/showdown/index/160367) Bu resmi görünce birden deniz sevdam kabardı yine.

Eskiden yazdığım şiirlerin çoğunda deniz ile ilgili benzetmeler kullandığımı farkediyorum şimdilerde. Aşklarımı bile deniz ile ilgili temalar kullanarak anlatmışım her nedense...

Bir İstanbul ziyaretim sırasında, Boğaziçi üniversitesinin kampüsünü gezdirmişti bir arkadaşım bana yıllar önce, işte o an neden İstanbul'da yaşayan onca yazar ve şairin bu kadar başarılı olduğunu daha iyi anlamıştım. Bıraksalar elime alıp kağıdı kalemi, satırlar dolusu yazabilirdim bende gördüğüm manzara karşısında. İstanbul'u böylesine güzel yapan denizi miydi sadece, boğaz mı büyülü bir yerdi bilmiyorum.

Boğaziçi Üniversitesinde Edebiyat Bölümü varsa eminim orada okuyan öğrenciler en başarılı öğrencilerdir kampüsdeki. Çünkü orası bence mühendislik okunacak bir yer değil, kesinlikle aşık olunacak, okunacak, seyredilecek, derin nefesler çekilecek ve yazdıkça yazılacak bir yer.. Diyorum ya deniz severim ben, belkide o yüzden o kadar içime sinmişti kampüs.

Aslında öyle İstanbul'da yaşamak gibi bir hayalim yoktur. Daha çok sakin bir kasabada, ama illa ki denizin önünde, artık maalesef kalmayan şöyle tek katlı, küçük ama bahçesi kocaman bir evde yaşamak isterdim. Yani aslında evin çok önemi yok, çünkü denizi sevdiğim kadar, açık havada yaşamayı da çok severim. Masmavi gökyüzü ve masmavi deniz. Belki bu yüzdendir, en sevdiğim rengin mavi olması. Huzur verir bana mavi, sonsuzluk hissi verir.

Deniz duygularıma hitap eder benim, kişiliğime hitap eder, sonsuzluk, özgürlük, huzur çağrıştırır bana. Yüzerken bile genelde sakin yerleri tercih ederim bu yüzden, vücuduma değen suyu hissetmeye çalışırım. Kapatırım gözlerimi, etrafımdaki suyu dinlerim bir süre. Bütün ruhumun dinlendiğini hissederim o zaman.

En çok da akşam üstlerini severim kumsalda, herkes havlularını toplayıp duşlarını almaya giderken, ben yeniden denize girerim, daha bir ılık olur su o saatlerde, güneşin batmasına yakın değişir denizin rengi hafif grimsi olmaya başlar. İçindeki kalabalığı boşaltmış, sadece bana ait gibi gelir o zaman. Deniz, ben ve gün batımı. İşte ruhuma hitap eden nadir anlardan biri.

Aslında çok sessiz sakin biri olmamama rağmen (ki genelde kristal dükkanındaki bir fil edasıyla belli ederim kendimi her yerde) kendimle başbaşa kalmayı severim, yazarken, yüzerken, yürürken birde. Kendime ait üç "y". Komik geldi şimdi böyle söyleyince. Üçü de ruhumun iki ana temasını tamamlarlar aslında özgürlük ve deniz sevdası.

Tekne yolculuklarını da çok severim ama yinede nedense denizin içinde ya da kıyısında olmak daha çok keyif verir bana, herhangi bir motor sesi veya dikkatimi dağıtacak bir şey olmasını istemem, bir dümenin sorumluluğuna girmek istemem o anda, hayatımız dümen kullanmakla geçmiyor mu zaten.

Denizden çıkınca vücudumda kalan o tuzu severim mesela, öyle her denize girişten sonra duş alanlardan değilimdir. Hatta kurulanmam bile çoğu zaman. Güneşlenmek hiç bana göre değil. Yüzer, şezlonguma oturur, denizi seyredalarım, hayallerimle başbaşa kalmak isterim. Geceleri uyurken denizin dalgalarını dinlemeyi severim mesela.

Oysa korkarım gece denize girmekten. O kadar sevmeme rağmen ürkütücü bir karanlık kaplayınca denizi, yüzmek istemem. Tanımamazlıktan gelirim o zaman sevdamı. Ama sesi ve kokusundan karanlık bile vazgeçiremez beni.

Bu kış da denizsiz geçer mi Ankara'da ya!
Fasulye

"...
Notalardan örülmüş saçları olan
Bir deniz kızı hayal ederim
Rüzgar değdikçe saçlarına yayılır melodisi
Balıklara kuşlara çarpan sesi gelir kulağıma
Uçsuz bucaksız bir lacivert denizde
Karşılaşacağım yunusların gözlerinde bulacağımı bilirim
Sevginin anlamını
..."

2 yorum:

Official Editor dedi ki...

ankaraya her gittiğimde ufka doğru bakıp, eet burda deniz olmalıydı diyorum ve istanbulda beşiktaşta her zaman denizi izleyblme şerefine erişbldğim için kendimi çok mutlu hissedyrm :)

Fasulye dedi ki...

tadını çıkar o halde ve benim yerime de izle olur mu :)