3 Mayıs 2012 Perşembe

TARİH YAZILANLAR MI YAŞANILANLAR MIDIR? (4)



Şimdi yeniden Serdar Kaya'nın çalışmasına dönelim ve Nutuk eşliğinde ilerlemeye devam edelim.


Mustafa Kemal Nutuk'da TBMM'nin açılış hikayesini anlatırken "HÜKÜMET KURMA İŞİ" başlığı altında aşağıdaki cümleleri kuruyordu.


"Osmanlı Devleti ve halifelik yıkılmıştı. Artık, yeni temellere dayalı, yeni bir devlet kurmak gerekiyordu. Ama bu düşüncemi o zaman söylesem, ortalık büsbütün karışabilirdi. Çünkü milletvekillerinden bir çoğu, padişah ve halifenin suçsuz olduğuna inanıyordu. Hatta bir kısmı, halifelik ve padişahlık makamı ile bağlantı kurup İstanbul hükümeti ile uzlaşmak niyetindeydi.


Hükümet kurmakla ilgili bir öneri de bulunmadan önce, Meclis'in genel eğilimini göz önünde bulundurma zorunluluğu vardı. Bu yüzden asıl düşüncemi gizleyerek bir önerge verdim"


Bu önergeye göre kurulacak hükümette bir padişah vekili ya da dengi olmayacaktı. Padişah ve halife zordan kurtulduğu zaman, meclisin koyacağı yasal kurallar uyarınca durumunu alır notu ile önerge tamamlanmıştı.

Kurulan hükümete rağmen henüz tabanın padişahı gözden çıkaramayan Mustafa Kemal acaba gerçekten Serdar Kaya'nın belirttiği gibi Sultan Vahdettin'in kızı Sabiha Sultan ile evlenme talebinde bulunup rededildiği için mi sonrasında Vahdettin hakkında sakınmadan düşüncelerini sarf ediyordu, yoksa daha önce de söylediğimiz gibi koşullar mı bunu gerektiriyordu? Resmi bir belge ile ispatlanabilir olmayan bu durum için küçük bir araştırma yapalım.


1894 yılında Ortaköy Sarayında doğan Sabiha Sultan'ın evlenme çağının gelmesiyle bir çok talibi çıkmıştı. Hatta bu talipliler arasında İran Şahı Ahmet Kaçar Han'da vardı.


Harbiye Nazırı Enver Paşa'da Vahdettin'in kardeşlerinden Süleyman Efendi'nin kızı Naciye Sultan ile evlenmiş ve böylelikle saraya damat olmuştu. O dönem başarılı askerlerin Osmanlı hanedanına katılmaları bir gelenek olmuştu.


Salih Fansa, Mustafa Kemal'in yakın arkadaşlarındandı. Paşa, Fansa ve eşinin Beyoğlu'ndaki konağına sıkça misafir oluyordu. Fansa bir gün dost konuşmaları sırasında Mustafa Kemal'e evlilik konusunu açar, artık iyi bir izdivaç yapıp, yuva kurmasını söyler. Yıllardır cepheden cepheye koşmuş artık yaşı 40'a yaklaşan ve hala yanlız yaşayan Mustafa Kemal'in kulağına zaman zaman Sabiha Sultan ile yakıştırıldığı da geliyordu.


Bir gün Vahdettin'in yeğenlerinden Muhibe Hanım, Selma Fansa'yı ziyaret eder ve Padişah'ın kızını Mustafa Kemal Paşa'ya vermeyi istediğini iletir. Paşa'nın fikrinin sorulmasını istediğini söyler.


Fansa'la konuyu Paşa'ya açar, Mustafa Kemal ise "O halde Sabiha Sultan buraya gelsinler" der. Tabi ki bu mümkün değildir. Paşa'nın cevabını öğrenen Muhibe Hanım "Bir sultan saraydan çıkar da, buraya nasıl gelir? Padişah kızı ayağa gitmez" der gülerek.


Mustafa Kemal ise netdir : "Ben bu memlekete büyük hizmetler ettim. Yarın daha da büyük hizmetler edeceğim. Saraydan bir başka yerde görsem ne çıkar?" (Gazeteci yazar Yılmaz Çetiner'in "Son Padişah Vahdettin" adlı kitabından alıntıdır)


Mustafa Kemal'inde, Sabiha Sultan'ı beğendiği düşünülüyordu. Paşa yakınlarına Sabiha Sultan hakkında "Zeki ve çok güzel bir kız. Keşke bir sultan olmasaydı." der.


Mustafa Kemal konuyu doktor Rasim Ferit Talay'a açar, evlenme işini sorar. Talay ise Sabiha Sultan ile evlenmesine karşıdır.

"Bir sultanla evlilik hayatı sana ağır gelecek merasimlere tabidir. Yanına girebilmek için izin istemelisin veya onun davetini beklemelisin. Eğer bir sultanla evlenirsen ta'n ettiğin Enver Paşa'ya benzersin" (Osmanlı tarihçisi Çağatay Uluçay, "Padişahların Kadınları ve Kızları " kitabından alıntıdır.


Bu iki alıntıdan sonra tekrar Serdar Kaya'nın bahsettiği durumu onaylayan bir başka tarihçinin kitabı Şahbaba'ya bakalım. Yazar, Murat Bardakçı.


 "Mustafa Kemal Atatürk'ün Vahdettin'in kızı Sabiha Sultan'ın "Önümde hiç iyi bir örnek olamayan Enver Paşa ve Naciye Sultan'ın hayatı vardı. Enver Paşa'nın neler yapabileceğine şahit olmuştum. Mustafa Kemal Paşa daha fazlasını yapar diye korktum ve buna alet olmak istemedim" açıklaması Murat Bardakçı'nın Sabiha Hanım'ın yıllar sonra yaptığı bir kısa açıklamadayı anlatan anekdotudur. Bu enakdot ilgili evlilik meselesinden 40 yıl sonra, Türkiye Cumhuriyetinde başbakanlık yapmış ve ortanca kızı Hanzade Sultan'ın dünürü olan Suat Hayri Ürgüplü'ye yazdırdığı kısa hatırattan alınmaktadır. Atatürk'ün manevi kızının adının "Sabiha" olması da bu anlamda oldukça manidar bulunmaktadır.

Murat Bardakçı'nın Mustafa Kemal ve Vahdettin arasındaki konulara meraklı olduğu ortada olmakla beraber ne yazık ki ne yazılan mektup/telgraf ne de hatıratlar oluşmamış bir sonuç üzerine polemik yapmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Aynı yorumumu Bardakçı'nın kitabından yola çıkarak Mustafa Kemal'in rededildiğini söyleyen Serdar Kaya içinde geçerlidir.


 Mustafa Kemal'in anadoluya geçisini Milli Mücadele görevi ile Vahdettin'in verdiği ve bu görev için kendisine geniş yetkilerle beraber 40.000 altın verdiği, ikisi arasındaki yakınlığın yegane sebebinin Enver Paşa'dan duydukları hoşnutsuzluk olduğu söylenmektedir.


Aslına bakarsanız Mustafa Kemal, padişahın yaverliğini yapmış ve başarılarından dolayı çeşitli nişanlar almış başarılı bir askerdir. Ancak Cumhuriyet'e dair fikirlerini saklamadığından güvenilir görülmemektedir. Henüz Osmanlı adına varılmış kesin bir son olmadığını o dönemde Vahdettin ve Mustafa Kemal'in öncelikli olarak işgalcilere karşı bir savunma da olduğu da açıktır.


Yazılanlardan gerek Sabiha Sultan'ın anlattıklarından Vahdettin'in sadece Mustafa Kemal'i değil dönemin tüm başarılı paşalarına görevlendirme yaptığı görülmektedir.Her ikisinin kafasındaki gelecek planlarının gerçekleşmesi için öncelikli denenecek yöntem işgale karşı mümkün olduğunca direnmektir. Sarayda yaşayan bir Padişah'ın istihbaratını ise çevresindekiler vasıtasıyla aldığı açıktır ki, saray entirkaları ile ilgli yeterince yazılı ve görsel yayın bulunmaktadır. Mustafa Kemal ve Vahdettin'in o aşamada en azında işbirliği içinde görünmemeleri için herhangi bir neden bulunmamaktadır. Ancak bu mecburi işbirliği sonunda Vahdettin başarısız olmuş, Mustafa Kemal başarılı olmuştur.


Mustafa Kemal'in toplum önünde o tarihten önce Vahdettin hakkında olumsuz yargılarını dile getirmemesi bana soracak olursanız oldukça normaldir. Mustafa Kemal Vahdettin'in kişiliğine karşı değil, makamına ve Osmanlı'nın tarihi şanına yakışmayan aciz davranışlarına yani Padişah kimliğine eleştiride bulunmuş ve yargılarını açıklamıştır. Bu Vahdettin'i insan olarak "kötü" diye yaftaladığı anlamına gelmez..

Bahsedilen kişiler tarihi birer kimlik olmakla beraber, birer insandır ve bence bu hikayelerin bir çoğunda karşılıklı hırlsanmış iki insan olarak imgelenmişlerdir. Oysa bunu hiç birimiz bilemeyiz. Mustafa Kemal'in Vahdettin'in saray entrikalarına kurban gitmiş özünde iyi ama vasıfsız bir padişah olduğu kararında olduğunu düşünüyorum ben okuduklarım ışığında. Bu noktada yeniden henüz Vahdettinin onu hain olarak damgalanmasına neden olan davranışların hiç birinde bulunmadığını hatırlatmak isterim. Vahdettin'in ise Mustafa Kemal kadar yürekli olmayan sarayın içine hapsolmuş çaresiz bir insan. Her ikisinin karşılıklı ilişkilerinde hissedilenleri bilemeyiz elbette, ancak görünen o ki her ikisi de yürüdükleri yolda birbirlerinin varlığına öyle ya da böyle ihtiyaç duymuşlardır. Mustafa Kemal Osmanlı tarihi, başarılarını yok saymamış, sadece padişahlığın ki Osmanlı'nın en parlak dönemlerinde olmadığını da düşünerek ülke için doğru bir yönetim olmadığı kanaatine varmıştır.


Yeni Türkiye'nin kuruluşu sırasında kaderin Vahdettin ve Mustafa Kemal'i aynı sahneye koyması da onların tercihi değildir. Mustafa Kemal'in eğer olduysa Sabiha Sultan'ı beğenmiş olması, Vahdettin'in kişiliği ile bir sorunu olmadığının en açık göstergesi olabilir bana göre. Ben Vahdettin'in kızını istemem dememiştir sonuç olarak. Demek ki o sadece makama karşıdır ve o makamın işleyişine. Ayrıca sonuç olarak Sabiha Hanım ve Mustafa Kemal evlenmemişler ve birbirleri hakkında kişisel bir karalama da bulunmamaışlardır. O halde Mustafa Kemal Sabiha'ya evlenme teklif etmişti ya da rededilmişti tartışmaları kesinlikle insani değil iki taraf içinde farklı kişilerce yaratılmış bir polemiktir. Bir televizyon dizisinde pasişahın mahremiyetine girildiği hassasiyetine düşenler umarım bunun da farkındadır.


Sabiha Hanım'ın evlendiği ve üç çocuk doğurduğu Faruk Bey'e boşandıktan sonra bile saygı ve sevgi duyduğu yine anlatılanlar arasındadır. Mustafa Kemal'in saraydan bir umudu olarak padişah kızına talip olması ve bu konunun bu kadar gündemde olması hep Mustafa Kemal'in hırsına bağlanırken, Vahdettin'in de gerçekleşseydi bu evlilikten kazanacakları küçümsenmeyecek kadar fazladır bana sorarsanız.


Peki birbirlerine can düşmanmış izlenimi verilen Vahdettin ve Mustafa Kemal neden sonradan çıkıp da "Kızımı istedi ama vermedim" ya da "Kızını bana vermeye çalıştı ama almadım" tarzında atışmalarda bulunmadılar hiç düşündünüz mü? Peki bize ne oluyor?


(devam edecek)

fasulye


2 yorum:

Adsız dedi ki...

paylaşım için teşekkürler, oldukça bilgi edindik, sitemiz modüler kabin olarak çalışmalarınızda başarılar.

Adsız dedi ki...

Ziyaretiniz için ben teşekkür ederim.. İsminiz ilgi çekici bende size geleceğim :)

Fasulye