16 Temmuz 2008 Çarşamba

BEN NERESİYİM BURASI KİM ? (4)

Uygur İmparatorluğu Devam...

James Churchward 'ın eserlerinde teyid edilen Büyük Uygur İmparatorluğu, 12.000 yıl önce meydana gelen büyük manyetik felaket yani Tevrat 'ta bahsedilen" Tufan" felaketinden önceki Uygur hakimiyetidir.

Büyük Uygur İmparatorluğu, Güneş İmparatorluğu, Mu'ya bağlı en büyük ve en önemli koloni imparatorluğudur. O, Mu 'dan sonraki dünyada bilinen tüm imparatorlukların en büyüğüdür. Uygur İmparatorluğunun doğu hududu Pasifik Okyanusa, batı hududu tahminen bugünkü Rusya 'da Moskova'nın bulunduğu yere, ileri karakolları Avrupa 'nın merkezi kısımları boyunca Atlantik Okyanusuna kadardır, kuzey hududu kayıtlarda belirlenmemiştir, muhtemelen Asya 'da Arktik Okyanusuna kadar olabilir. Güney hududu ise Koçin Çin, Burma, Hindistan ve Pers ülkesinin bir kısmına kadar uzanıyor.



Manyetik felaketten önceki Uygurların güçlendiği ve imparatorluk kurduğu zamanlar hususunda kesin bir tarih vermek imkansızdır.

DÜNYANIN MANYETİK ALANININ BOZULMASI:

Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar yeryüzünün yaklaşık her 780,000 yılda bir manyetik alanının yer değiştirdiğini gösteriyor. Yiine başka bir araştırma geçtiğimiz yüzyıl içerisinde dünyanın manyetik alanının %5 oranında azaldığı da görülüyor. Manyetik alanın kalkması aynı zamanda güneşten gelen zararlı partikül ve ışınların da bir engele maruz kalmadan dünyaya çarpması anlamına geliyor. Ayrıca alanın bozulması dünyanın ekolojik dengesinin de bozulmasına sebep olacak ve dünyadaki yaşam yavaşça yok olacak..

Tibet manastırında saklanan Naacal yazmalarına göre, " 70.000 sene evvel, Naakaller, Ana Diyar Mu 'nun kutsal ilham yazmalarının kopyalarını Uygur başkentine götürdüer. Burdan süratle hareket ederek içeri bölgelere yayıldılar. İlk sızmaları düz, sulak bir ova ( Gobi ) 'ye doğru oldular. " diye bahsedilmiştir. Görülüyor ki, Uygurların zirveye ulaştığı zamanlarda dağlar henüz yükselmediği ve başkent Yarkoto 'nun bulunduğu bugünkü Gobi Çölünün zengin ve sulak bir bölge olduğu mevzu bahistir.

Uygurların Avrupa'ya girişi, iki defalık göçle gerçekleşmiştir. İlk göç, ekseriyetle büyük manyetik felaket ve onu izleyen dağ yükselme felaketlerinden olmuştur. Neyse ki, halk tümüyle yok olmamış, içindeki üç küçük kavim veya sülale şans eseri kurtulmuştur. Bugünkü Fransa 'daki Bretonlar, İspanya 'daki Basklar ve " has İrlandalı" lar, işte onların evlatlarıdır.

Doğu kayıtlarına göre, Uygurların Avrupa'ya İlk girişi, Pliocene ( üçüncü çağ) döneminde, dağların yükselmesinden önce, ikinci giriş ise Pleistocene ( dördüncü çağ) döneminde, dağların yükselmesinden sonra, yani ilk girişten birkaç bin sene sonra gerçekleşmiştir. Moravya bölgesinde bulunan kalıntılar ilk Uygurlar hususunda ipucu vermektedir.

20.000 yıl önceki, yani Kitabi Mukkaddes - Tevrat 'ta "Tufan" olarak bilinen bu manyetik felaketten, efsanevi jeolojik " Buz Çağı " 'ndan ve dağların yükselmesinden önceki Uygur İmparatorluğu, James Churchward 'a göre, Tertiary ( üçüncü çağ) Uygur İmparatorluğu olarak adlandırılmıştır.


The Great Uighur Empire during the Tertiary Era.

Eski bir Doğu belgesinde, Uygur İmparatorluğunun küçük krallık, beylik ve devletler gibi bir yapıdan oluştuğu, herbirinin kendine özgü başkanı veya hükümdarı olsa bile, onun en üst hükümran ya da Güneş İmparatorluğu - Mu 'nun himayesi altındaki bir imparator tarafından idare edildiği beyan edilmiştir. Dolayısıyla, Uygur İmparatorluğunun hakimiyet şeklini genişletilmiş Amerika Birleşik Devletleri olarak algılamak güç değildir.Büyük Uygur İmparatorluğu döneminde, Uygurlar, müneccimlik, madencilik, dukumacılık, mimarlık, matematik, tarımcılık, eğitim, tababet gibi ilimlerden haberdar olarak, yüksek uygarlık seviyesine ulaşmıştır. Onlar, İpek, metal ve ağaç üzerinde yapılan süsleme sanatlarının ustasıydılar, altın, gümüş, bronz ve kilden heykeller yapıyorlardı. Dünyadaki en eski iki bronz heykelin biri olarak bilinen “bütün yeryüzünün hükümranı ve sahibesi olan Mu”nun simbolik heykeli, bundan 20.000 sene evvel Mu 'da veya Uygur başkentide yapılmıştır.

Rus arkeolog tarafından Uygur başkenti Yarkoto harabelerindeki bir mezardan ipek üzerine işlenen başka bir resim daha bulunmuş ve fotoğrafı çekilmiştir. Kim ve ne olduklar? işaretlerle ifade edilen bu sembolik resmin bir Uygur Kraliçe ve Eşi 'ni temsil ettiği, orjinalinin de hiç kuşkusuz 16.000 - 18.000 yıllık maziye sahip olduğu iddia edilmiştir.



Rus arkeolog tarafından, önceki resimdeki Uygur Kraliçesinin elinde duran asaya göre daha sonraki tarihlere ait bir Uygur hükümdarının kraliyet asasının resmi de bulunmuştur.


Büyük Uygur İmparatorluğunun akibeti hususunda manastır kayıtları şöyle anlatıyor: " Uygurların başkenti tüm halkıyla beraber, imparatorluğun doğu kısm? boyunca uzanan ve her şeyi silip süpüren bir tufan tarafından yok edildi. "

Büyük Uygur İmparatorluğu yıkıldıktan 78.000 yıl sonra, Doğu Asya 'da sayısız ufak uluslar ortaya çıkmıştır. Bir bakışta hepsi Moğul benzeri tiplerdir. Bu Moğul uluslarının en önemlisi, dünyaya meşhur Cengiz Han ve Kubilay Han 'ların kavimi olan Tartarlardır.

Uygurlar, XIII. asırda dünyayı istila eden bu Moğol İmparatorluğuna, medeniyet üstünlüğü ile Uygur yazısını imparatorluğun resmi yazısı olarak kabul ettirdiği, damga tüzüğü ve devlet yöneticiliğini öğrettiği için, birçok bilginlere göre, Moğol İmparatorluğu, fiilen Uygur İmparatorluğu olarak da kabul edilmektedir. Dolayısıyla Uygurlar, Moğolların Türkleşmesinde de önemli rol oynayarak, Çağatay ve Özbek Türklerini ortaya çıkarmıştır.

Cengiz Han sülaleleri devrinde Uygur yazısını kabul eden Moğollar, bu yazıya olan saygılarından dolayı onu " Kudatgu Bilig " olarak anmışlardır. XIV. yüzyılda yaşamış Muhammad Hindi Şah Şemsul Musa'nın " Destrul Kitab Fiteyin Elmaratip " ( Derecelendirme Rehberi ) ve Reşideddin Fazlullah 'ın Cami üt Tevarih adlı eserlerinde aynı şekilde "Kudatgu Bilig Cengiz Hanı" denilen bir kitabın yazıldığından bahsedilmiştir. Rus bilgini Milioraniski'ye göre " Kudatgu Bilig Cengiz Hanı" İran 'ın İlhanlılar Sülalesinin çalışan Uygur kitaplar ( sekreterler ) tarafından yazılmıştır.
Reşideddin Fazlullah 'ın kayıtlarına göre, Uygur ve Moğul orduları birlikte savaşarak İran' ın Horosan bölgesini istila ettikten sonra, bir kısım Uygurlar burada Darğaç ( muhafız ) olarak yerleşmişlerdir. Ogday Han devrinde ( 1229 - 1241 ) Nesturiyan dinindeki Uygurlardan Körkor İran valiliğine tayin edilmiş onun oğlu da Irak ve Azarbeycanı idare etmiştir. Nesturiyan Uygurlarından Rabban Sauma İlhanlılar devletine vekaleten diplomasisini yürütmüştür. Binden fazla Uygur özyurdundan ayrılıp İran'da haberleşme işleriyle uğraşmışlardır. Bazı yerlerde "müslüman Uygur şehirleri" meydana gelmiştir.

Dolayısıyla XIII. Yüzyıl ortalarından XVI. Yüzyıla kadar Doğu Avrupa ile Volga boylarında egemenliğini sürdüren Altınordu Devleti devrinde, Orta Asya ve Volga boylarındaki halkların kültürlü tabakalarında, Uygur edebi dilini örnek alan veya ona göre eser yazmaktan ibaret bir medeniyet hadisesi yani bir "Uygurizm" hadisesi şekillenmiştir.

Altınordu kaynaklarındaki "Uygurizm" hadisesini araştıran Rus uzmanlarından Samoyloviç'in 1912 'de ilan ettiği bilgiye göre, 1909 'da Oral Bayık nehrinin aşağı vadisindeki Saraçik harabesinden XIII. Yüzyıla ait bir çömlek bulunmuştur. Üzerinde Arap - Uygur yazısıyla şöyle bir beyit yazılmıştır.

Kişi kör ki yüz ol, bu yüz kör ki köz, bu yüz kör ki tıl ol, bu tıl kör ki söz.

Bu beyit Kudatku Bilig Desatan'nın 274. beyiyinde şu şekilde izah edilmiştir.

Okuş kör ki tıl ol, bu tıl kör söz. kişi kör ki yüz ol, bu yüz kör ki köz.


Dolayısıyla, Uygurların M.S.745 - 1368 yılları arası Orta Asya ve Kuzey Moğolistan'dan ibaret bu geniş alanda 623 yıl hüküm sürdükleri değişik hakimiyetleri, Türk tarihindeki en uzun İmparatorluk olarak nitelendirilmiştir.

Görülüyorki, Orta Asya Türkleri, kadimi Uygur İmparatorluğunun mirasçılarıdır. Anadolu Türkleri ise hem Atlantis 'ten, hem Mu 'dan göç edenlerin karışımıdır. Daha doğrusu büyük Uygur göçünden intikal eden bilgi akışının mirasçılarıdır.

Bu hadiseler tüm Orta Asya 'nın, Uygur tarihçisi Turhun Almas 'ın iddia ettiği gibi Uygurların ana yurdu olduğunu, klasik tarihçilerin kabul ettikleri yakın tarihi hadiselerin de " Tufan " felaketinden önceki Büyük Uygur İmparatorluğunun devamı olduğunu açıkça gözönüne sermektedir.

Alıntı : http://www.uygur-akupunktur.com.tr/
Sonraki Bölüm
Atlantis

Hiç yorum yok: