30 Aralık 2008 Salı

İKİNCİ ÇOĞUL ŞAHIS MESAFESİNDE DURMAK...

Bazen zordur bazı insanlara yakın durmak. Siz ne kadar adım atarsanız atın, aradaki mesafe kapanmaz bir türlü.. Yaklaşılmayan uzaklar olarak kalır yerinde.

Anlamaya çalışırım böyle insanları, ilginç gelir bana hissettikleri, korkarlar belki yaşamaktan, ya da yaralanmaktan, ya da belki size yakın durmak istemezler tabi, illa ki dramatikleştirmenin bir anlamı yok.

Kendi başına olmaktan bir farkı olmaz öyle insanlarla vakit geçirmenin benim için , yorar beni bu yüzden. Doğallığımın saklanası gelir.





Şairin dediği gibi;

"Mesafeler ayıramaz insanları inan

Birleştirir telefon telleri gibi

Eğer milimetrelerse ayıran,

Bağışlanmaz bir yazgıdır bu beteri beteri"


Bir yumurtadan ürkekçe kafasını uzatan bir yavru gibi dursa da bir çoğu, bir çoğu da kendi sınırları içinde yaşatmak istemez kimseyi. Kapsama alanı dışında durduğunuz sürece huzurludur içi, belki güvenliğinin garantisidir kimbilir. En çok da onlar korkarlar yalnız kalmaktan.. Aslında mevcut yalnızlıklarından korkarlar belki de, kabul etmek istemezler.. Kimi kaybetmekten korktuğu için kazanmaz. Gariptir ama böyle insanlar biliyorum. Onların daha da zordur işi. Hem isterler, hem istemezler.

Oysa davetsiz misafirliğim baskındır benim. Samimiyet çizgisinin hangi tarafında duracağım belli olmaz çoğu zaman, kendimce yakaladığım ipin ucunu asla bırakmam.. Hani alırsınız karşı taraftan o sinyali de koyverirsiniz.. Bazen patlayan bir kahkahanın ardından misafirliğiniz başlar karşı komşuda, bazen ortak bir geçmişe ait olmanın keşfine varış, ya da ortak hevesler ve heyecanlara yelken açıyor olmak yaklaştırır. İnsan kazanmaktır bunun adı. En verimli yatırımıdır hayatın. Kaybetmeden tutabiliyorsan bir de elinde.. İşte o hayatın en vazgeçilmez başarısı ve hediyesidir.


İnsan biriktirmek etrafında.. İyisi ile kötüsü ile her türlüsüne yürek açabilmek önemlidir. Yaşı ilerledikçe anlar çoğu insan, insan biriktirmenin ne kadar önemli olduğunu, kimi başı dara düşünce anlar.. Detay gibi görünen ufacık ilgilerin, esirgenmeyen sevgilerin nasıl faydası olduğunu çoğu zaman.


Vardır her yolu denediğim halde kapının eşiğinde kalmışlığım benim de. Ama eşikte beklettiğim olmamıştır sanıyorum. Sanıyorum, çünkü eğer bilmeden görmezden gelmişliğim varsa bir insanı üzülürüm o vakit. Eşikte kalakalmışlığımla geri dönmem çoğu zaman, ara ara gelir tıklarım o kapıyı yeniden.. Ne hayattan vazgeçebilirim kolayca, ne insanlardan..

Niye mi yazdım bu yazıyı? Sanırım eşikte beklemekten sıkıldım biraz vakit geçsin istedim :)
Tüm tanıdıklarınızın yaşamında ikinci çoğul şahıstan, birinci tekil şahısa terfi etmeniz umuduyla..

"Ben sizi sen sanırdım
Aldım oraya çıkardım
Sen siz olmuşsun
Görmeyeli.."

3 yorum:

Seyyah dedi ki...

herkesin doğruları kendine tabi ki Fasülye, elbette bu şekilde yaşamayı prensip edinmiş insanlarında vardır bir bildiği... pek çoklarını gördüm böyle, hatta paylaşılanlara rağmen ikinci çoğul şahısta kalmakta ısrarcı olanlardan birine, bu kadar mesafeli olmasının sebebini sormuştum. sadece birbirinden menfaati olan insanlar yakın olur demişti. şaşırmıştım, benim yapabileceğim bir şey olmasa da bazı durumlar için haklı olduğunu düşünmeden edemedim.

Fasulye dedi ki...

menfaat her zaman kötü bir şey midir. alış veriş halinde olmadığımız ne var bu dünyada söylesene :)

Adsız dedi ki...

can u leave ur phone number to me???