18 Temmuz 2008 Cuma

GÜNAHA SOKMAYIN BENİ!

Bu sabah gazetelere şöyle bir göz gezdireyim dedim.. Gündem malum zaten medeniyetler tarihinden seçkin rumuzlu bir dolu konumuz var.. Onları geçiyorum..İki haber dikkatimi çekti onlardan bahsetmek istiyorum izninizle..

Birinci haberin başlığı şöyle "Günaha sokmayan diş macunu çıktı". Bu diş macunun adı beklendiği gibi "Mü'min". Google'a giriyorum arama kutucuğuna bu ismi yazıyorum. İlk gelen linke tıklıyorum bakınız neler yazıyor.

"Allah'tan gelen her şeyi mutlak anlamda tasdik eden, doğrulayan kimseler için kullanılan Kur'ânî bir terim. Arapça "doğruladı, tasdik etti" anlamındaki "â.me.ne" fiilinin ism-i failidir. Kur'an-ı Kerim'de, tekil, çoğul ve müennes siğalarında olmak üzere, iki yüz yirmi dokuz kere geçmektedir."

Tatmin olmuyorum vikipediye de bakıyorum ;

"Mü'min, îmân ve güven veren, her türlü şüphe ve tereddütleri kaldıran anlamında bir ismidir. Kullarına emniyet veren, Kendi'nin ve peygamberlerinin doğruluğunu ortaya çıkaran, kullarına yaptığı vaadine sâdık kalan demektir."

Konuyu dağıtmak istemiyorum ama bu iki tanım birbiriyle çelişiyor mu ne? Biri kuldan biri Allah'tan bahsediyor. Hey Allahım.. Birde TDK ya bakalım o zaman.

"İnanan, inançlı, imanlı, mutekit."

Olayı çözüyorum vikipedi de yazan tanım Allah'ın 99 adından biri olan Mü'min i tanımlıyor, diğer iki tanım ise inanan kimse anlamında sıfat olarak kullanılılyor. Şimdi bu diş macununa verilen bir isim olduğuna göre ve Allah'ın isimlerinden biri ile adlandırıldığını düşünürsek fazlasıyla günaha girmiş oluruz, o halde bunun inanan, inançlı bir diş macunu olduğunu düşünmemiz gerekir.

İnananların kullandığı bir diş macunu diyelim biz yinede kişilik kazandırmayalım macuna..

Bu diş macunu Malezya'dan getirtiliyormuş, helal olmasının sebebi de içinde anason olmamasıymış. Yani anason haram (belirli bir oranın üzerinde olursaymış). Bir sıkımlık diş macunundaki anason miligramlarla ölçülebileceğine göre bu hassas oranı tutturmak epey zor olsa gerek, yani gramaj farkıyla günahkar olmak elde değil.

Şimdi ısrarla marketlerinizden bu diş macununu istemeyi unutmayınız ki günahkarlardan olmayınız. Üstelik 175 gramlık bu dev diş macunu aynı zamanda sadece 5 YTL, yani hem helal, hem hesaplı. Ayrıca on beş gün kullanıp memnun kalmazsanız geri iade edebiliyorsunuz. Yani 15 gün diişinizi fırçaladığnız baktınız hidayete eremediniz, o zaman götürün geri verin, paranızı alın..

İşin garibi bu diş macunu Malezya'da yayınevlerinde de satılmaya başlamış. Sanırım piyasadaki bütün kitapları islam ahlakında aykırı diye toplayıp işsiz kalan yayınevi çalışanlarına yeni bir sektör yaratmaya çalışıyorlar. Peki hiç mi faydası olmaz bu diş macunun ülkem insanına? Olabilir, çünkü diş fırçalamak gibi bir alışkanlığı olmayan "müslüman çoğunluk" sevaba girmek uğruna dişlerini fırçalamaya başlayabilir. Hatta ben diyorum ki "Laik" adında içine anason basılmış bir diş macunu daha üretebilirsek, "Laik azınlık" da gönül rahatlığı içinde dişlerini fırçalar ve muasıır medeniyet seviyesine ulaşmak için bir adım daha atmış oluruz.

Bu haberin ardından ülkemde niye bu kadar çok kafir var onu da çözüyorum. Nasıl mı? Bir defa bütün anadoluda bebeklerin gazı çıksın diye anason verilir oranına falan bakılmaksızın. Nooluyor peki bu çocuklar büyüyünce, kim söyleyecek? Ne olacaklar ya günahkar ya laik tabii ki. Bu günde elhamdürüllah aydınlanıyorum böylece..


Gelelim bir diğer haber başlığına, "Kvalina, devlere karşı savaşan köy". Alaska'da Bering boğazı kıyısında yer alan, 55 haneli bu köy global ısınma neticesinde yükselen deniz sularının altında kalmak üzereymiş ve maliyeti yüksek olduğundan 12 km ileride kendileri için seçtikleri yeni yerleşim alanına taşınamıyorlarmış. 15 yıldır yavaş yavaş köylerinin sular altında kalmasına şahit olan ve 500 kişiden oluşan köy halkı çareyi global ısınmaya sebep olduğunu düşündükleri dev firmalara dava açmakta bulmuşlar. Kaliforniya Eyalet Mahkemesinde 26 Şubatta açılan davanın bu eyalette açılmasının sebebi, dava edilen tüm şirketlerinin temsilciliklerinin Kaliforniya'da yer almasıymış.

Yakın bir gelecekde hepimizin problemi haline gelecek olan global ısınma ve sular altında kalma tehlikesine karşılık olarak, kendi sorunlarından yola çıkarak dev şirketlere dava açma cesareti gösteren bu 500 cesur insanı gönülden tebrik ediyorum ve maalesef acaba benim ülkemde böyle bir olay olsaydı ne olurdu ya da olmazdı diye düşünüyorum ister istemez. Geçtim 500 kişiyi 70 milyon insan bir araya gelip de bir sorunu çözememişken hele. Gülüyorum. Bu defa son yazılarımda bolca bahsettiğim Atlantis geliyor aklıma daha çok gülüyorum. Neden mi? E türklerin kökeni Mu ve Atlantis kıtalarına dayanıyorsa ve bizim bu rehavet ve vurdumduymazlığımız da atalarımızdan geliyorsa, koskoca iki kıta da körü körüne batmış olmasın sakın diyorum içimden.

Amaan bize ne canım, bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler..

Hörmetler

Fasulye

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Fasulyecim aynı dertlerden,sitemlere muzdaripiz...
Bakış açın gözlerime teğet geçiyor.
İyi bir inceleme yazısı.
SEvgiler sana iyi bak kendine.

Rüyacı dedi ki...

Sektör yaratıldı bile.Şimdi tükettirmeye geldi sıra. Onu da başarıcaklar haliyle. Kapitalizm sömürür her şeyi, Hiç bir şeyin de gözünün yaşına bakmaz. Ne inanç kalır geride, ne de bunları pazarlayanlar.
Diğer konuya değinmiyorum bile, çünkü burası yetmez yazılması gerekenlere. Sadece orası yaşamıyor bu sorunu.
Güsel yakalamışsın. Teşekkur ederim