16 Haziran 2008 Pazartesi

SÖZDEN ÖTESİ...


1992 yılında Ron Fricke yönetmenliğinde ve Mark Magidson yapımcılığında yaratılan Kanada yapımı BARAKA belgeseli 6 farklı kıtada yer alan 24 ülkede tam 5 yıl boyunca yapılan çekimler sonucu bir araya getirilmiş, etkileyici yaşam ve doğa görüntülerinden oluşmaktadır. Başlangıçta herhangi bir kurgusu veya senaryo düşünülmeden rastgele serpiştirilmiş görüntülerden oluştuğunu düşündüren belgelesel insan, yaşam ve doğa üzerine kurgulanmış oldukça etkileyici bir 96 dakika yaşatıyor..

THE HOST OF SERAPHIM - DEAD CAN DANCE


Seçmiş olduğum klibin daha başlangıcında görüntüye gelen iki katırın çektiği araba yaşamda kaldırabileceğinden fazlasını yüklenmiş bir sürücünün sonsuzluğa sürüklenişini çağrıştırdı bana. Lisa Gerrard'ın etkileyici sesinin görüntüye eklenmesi ve çarpıcı pek çok görüntünün ardı ardına gelişi ile de hepden bir hüzün doldurdu içimi.. Sanki kayıp bir neslin son görüntülerini izliyormuşum gibi hissettim nedense.. Sanki insanlığın sonundan önceki çaresiz çığlıklarını duyar gibi oldum..

Ülkemizde "Yaşamın Soluğu" ismiyle gösterilen belgeselin orjinal adı olan "Baraka" da zaten Tasavvuf dilinde de bu anlama geliyor. Dilimizde küçük sığınak anlamına gelen baraka kelimesi ve belgesel bir araya geldiğinde ise "Tanrı'nın sığınağı" ismini yakıştırdım bende kendimce belgesele.. Kaynaklarını tüketmekte olduğumuz ve oluşumundan bu güne Tanrı'nın, adına yaşam denilen yolculuğu tamamlamamız için gönderiği ve bizi gözetip ve kolladığı sığınak..

Yaşamın soluğu sadece tasavvufda değil doğu felsefe ve öğretilerinin pek çoğunun da ilham kaynağı.. Tanrının nefesi, evrenin enerjisi gibi pek çok farklı şekillerde algılanmış olsa da yüzyıllardır medeniyetlerin ve dinlerin tarihlerinde yer edinmiş bir kavram. Kendi nefesimizi bile duymadan yaşayıp durduğumuz dünyamızda yaşamın soluğunu hissederek yaşamayı umarım hepimiz bir gün öğreniriz.

"Kimseden doğduğu kişiliğiyle, ölmesi beklenemez"Fasulye

Hiç yorum yok: