12 Ekim 2008 Pazar

TARİH 13 EKİM 1923, YENİ TÜRKİYE DEVLETİ'NİN BAŞKENTİ ANKARA OLDU

"Lozan Antlaşması'nın uygulanmasından sonra yurdumuz düşmandan temizlendi. Artık yeni Türkiye Devleti'nin başkentini yaşa ile saptamak gerekiyordu.

Bütün düşünceler, yeni Türkiye Devleti'nin başkentinin Anadolu'da olmasına toplanıyordu. Ankara ise başkent için en uygun yerdi.

Devletin başkentini bir an önce saptayarak iç ve dış kararsızlıklara son vermek gerekiyordu. Gerçekten de, bilindiği gibi başkentin İstanbul olarak kalacağında ya da Ankara olacağında,öteden bire içeride ve dışarıda kararsızlıklar görülüyordu. Bu arada İstanbul'un yeni milletvekillerinden bir bölüğü, Refet Paşa başta olmak üzere,İstanbul'un başkent olarak kalmasını, örneklere dayanarak kanıtlamaya çalışıyorlardı. Ankara'nın iklim, ulaştırma araçları, gelişim yeteneği ve yerleşme bakımından hiç de uygun bir yer olmadığını söylüyorlardı. "İstanbul'un başkent olması gereklidir, olacaktır" diyorlardı.

Bir kararımızı daha önce vermiştik : Başkent Ankara olacaktı.

Dışişleri Bakanı İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 günü, bir maddelik yasa tasarısını Meclis'e önerdi. Altında daha on dört kadar milletvekilinin imzası bulunan yasa önerisi, 13 Ekim 1923 günü uzun görüşmeler ve tartışmalardan sonra, büyük çoğunlukla kabul edildi.

Mustafa Kemal Atatürk - NUTUK"


Mustafa Kemal kendi ağzından böyle anlatıyordu Nutuk'da o günlerde gelişen olayları tüm muhalefete rağmen başkentin Ankara olmasında ısrar etmiş ve kabul ettirmişti.

Atatürk'ün Ankara"yı Başkent yapmasının ardındaki sebep hayli ilginçti:

"Ben Türk"ün imkansızı imkan haline getiren kudretini bütün dünyaya göstermek için Ankara'yı istedim. Bir gün gelecek şu çorak tarlalar yeşil ağaçların çevirdiği villalar arasından uzanan yeşil sahalar, asfaltlar ve binalarla bezenecek. Hem bunu hepimiz göreceğiz, yakında olacak!"

Ankara 13 Ekimde başkent oldu. Bazı Batılı devletler Ankara"nın nüfusu ve kırsallığı yüzünden büyükelçi göndermeyeceklerini açıklamalarına rağmen karar değişmedi.



Ek Bilgi :





Ankara kelimesi çapa anlamına gelen anchor isminden gelmektedir. Bu isim Frigyalılara ait bir sözcüktür. Anadoluda yaşayan eski bir efsaneye göre Kral Midas bulduğu deniz çapasından dolayı bu bölgeye anchor ismini vermişti.

Bu efsanenin mecazi bir anlam taşıyabileceği hep düşünülmüştü. Çünkü denize kıyısı olmayan bir bölgede deniz çapasının ne işi olabilirdi ki.

Ancak daha sonra ortaya çıkan ve yukarıda görülen kabaca çizilen resim neticesinde (orjinali ölçekli ve daha düzgün) bu duruma bir açıklama getirildi. Şekilden anlaşılacağı gibi çapanın sağ ve sol uçları Nemrut ve Troya çapanın uç tepe noktası ise Gize'ye denk gelmektedir. Üçgenin yüksekliğinin, tabanıyla kesiştiği noktada ise Ankara yer almaktadır.



Mustafa Kemal'in Türklüğün Kökenine dair araştırmalarının yanısıra Ezoterik bilgilere de merakı olduğu söylenmektedir. Bahsedilen ve şifreli geometrinin en iyi örneklerinden biri sayılan üçgen içerisinde yaşanan olayların ve yaşayanların özellikli oldukları iddiası vardır. Örneğin Ankara'ya ulaşmadan önce üçgenin yüksekliğinin geçtiği bölge Konya'dır ve Mevlana'nın bu bölgeyi seçmiş olması boşuna değildir. Bu da belirli bir spiritüel coğrafya bilgisine dayanmaktadır. Mustafa Kemal'inde tıpkı Mevlana gibi bu bilgiden yola çıkarak da Ankara'yı seçmiş olabileceği doğrultusunda iddalar bulunmaktadır. Mevlana gibi İbni Arab'da bir süre Konya'yı kendisine mesken edinmiş ünlü düşünürlerden biridir ve 600 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti hakkında yapmış olduğu kehanetler ile ülkemizde tanınmaktadır.

Günümüzde mezarı da Ankara'da bulunan Ata'mızın kabrini ziyaret etmek istemeyen kravatsız devlet adamlarını, ülkemizin saygınlığını temsil eden protokol kurallarını hiçe sayarak ve bunu bir detay kabul ederek İstanbul'da ağırlayan babacan tavırlı cari devlet büyüklerimize duyurulur!

Ünlü Türk Sürünürü
Fasulye

Hiç yorum yok: