18 Eylül 2008 Perşembe

KASIMPAŞALI'YI DİNLİYORUM GÖZENEKLERİME KADAR KAPALI

Kitleleri yönetmek ve yönlendirmek kolay iş değildir. Bir fikri empoze edebilmek için ya yıllara yayılan uzun vadeli planlar yapmalısınız, örneğin amacınıza hizmet eden koşulları yavaş yavaş oluşturarak kitleleri ürkütmeden alışmalarınıa izin vermelisiniz önce. Bir iki dik kafalı çıkacak olsa da, kendini tehdit altında hissetmeyen kitle "Aman ne olacak yeaa" psikolojisinde olacağından o çatlak sesler ancak kendilerini yırttıklarıyla kalacaklardır. Baktınız çok ileri gidiyor susmuyorlar, susturacaksınız.

Ya da kitleyi zayıf karnından yakalayacaksınız, bazen despotluk yaparak, bazen kışkırtarak, bazen besleyerek ve kitlenin inançlarını sömürerek.

O da kesmedi diyorsanız kitleyi galeyana getirecek sloganlar üretecek karizmanızla boy göstermeniz gerekir. Maçlarda izlemişsinizdir. Takımların amigoları seyircilerinin çoğunluğu tarafından görülebileceği bir noktadan verir coşkuyu tüm stada. Bazen bir slogan attırır taraftarların duygularını höykürebilecekleri, bazense bir hareket dalgası yaratır trübünlerde. Böylece tüm taraftarlar hep bir ağızdan söyledikleri kelimelerle, karşı tarafa balyoz gibi inerler. Bir zafer duygusu tattırır bu onlara, deşarj olur, rahatlarlar. Erkekseniz tek tek gelinden fazlasıdır bu. Koca bir dev olmanın verdiği gururdur.

Bahsettiğim bu yöntemler ülkemde uygulanıp seçim sandıkları tarafından onaylanmış, kesinlikle başarısı sabit yöntemlerdir. Bu yöntemlerin uygulanış şekli, yasa ve ahlaki yönden irdelenmelerini tartışmıyorum bile.

Bir çeşit pazarlamacılıkdır yani kitleleri yönetmek ve yönlendirmek. Ne kadar iyi bir pazarlamacı olduğunuza göre değişir başarınızın sonucu. Kendinizden emin gözükmek gerekir ama öncelikle. Hani hep söyleyip duruyoruz ya KENDİNİ TANIMAK, KENDİNİ SEVMEK falan lazımdır yani böyle bir karizmaya sahip olmak için öncelikle. NARSİSTLİK sınırlarında dolaşmak istiyorsanız o da sizin bileceğiniz iş tabi, kişisel katkılar genel kabul görmüş yöntemleri renklendiremez diye bir kural yok.

Ancak bilinmesi gereken bir gerçek vardır ki bir ülkeyi yönetmek ve yönlendirmek ile bir stadyum dolusu taraftarı yönetmek ve yönlendirmek aynı şey değildir. Çünkü o taraftarların orada bulunmaları için tek bir amaçları vardır. Yani oldukça homojen bir topluluk karşısındasınızdır. Ortak bir duygu filizi zaten vardır, bunu yaratmak zorunda değilsinizdir. Sadece kibriti çakmanız yeterlidir, istenen patlamayı yaratmak için, hepsi bu.

Ama gel gelelim bir ülke, yüzyıllar boyu medeniyetleri barındırmış, doğu ve batı kültürlerinin bir sentezi olmuş, tarihinde her rengi ve deseni barındırmış, nice kahramanlara ve nice hainlere ev sahipliği yapmış, doğusundan, batısına, kuzeyinden, güneyine her dilden, dinden, inanışdan ve kültürden insanı bağrına basmış bir ülke "BAŞBAKANIN KRALI KASIMPAŞALI" değil "EVRENDEKİ EN GELİŞMİŞ UZAYLI" bile olsa amigo edalarıyla YÖNETİLMEMELİ diye düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum?

Çünkü bu defa kibriti çaktığınızda oluşacak patlamanın kimi yakacağı hiç belli olmaz!

Fasulye

Hiç yorum yok: