5 Şubat 2012 Pazar

YA TUTARSA (8) AGARTA'DAN ANKARA'YA

Kendilerine Bilim Araştırma Merkezi diyen grubun çalışmalarından ve diğer bir çok kaynaktan alınan bilgilerle sizlere aktardığımız Agarta hikayesindeki gizemli üçgen kısmında Ankara hakkında orta atılan iddialara yer verileceğini belirtmiştik. Şimdi bu sözümüzü tutalım ve ezoterik araştırmalaryla ünlü Ergun Candan'ın Gizli Yönleriyle Atatürk adlı kitabında yer verdiği ilginç bir iddaya kulak verelim.

Osmanlı Devleti zamanında başkent İstanbul' du ... Ancak Cumhuriyet'in ilanından sonra Atatürk başkent olarak Ankara'yı seçmiştir.


Atatürk'ün böyle bir seçimi neden yaptığı bugüne kadar çok fazla irdelenmemiştir. Belki Vatan'ın kurtarılma mücadelesinde Ankara'nın merkez olarak kullanılması Bunu gerektirmiştir diye düşünülebilir. Bu kuşkusuz ki, doğrudur. Ancak bu konuyla ilgili bilgiler yan yana getirildiğinde ilginç bazı sonuçlarla karşı karşıya kalınmaktadır.

 
Cumhuriyet'in ilk yıllarıda neredeyse boş denecek kadar az bir nüfusa sahipti ve kırsal bir. alanda kuruluydu. Bunun için bazı Batılı Devletler büyükelçi göndermeyeceklerini açıklamalarına rağmen, Atatürk ve Türk Hükümeti kararlarından hiçbir zaman vazgeçmediler. Ve 13 Ekim 1923' de Atatürk'ün isteği üzerine, İsmet Paşa ve dört arkadaşı Ankara'nın başkent olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yasa önerisi verdiler. Öneri mecliste oylandıktan sorıra Ankara, Türkiye Devleti'nin yeni başkenti oldu.

Atatürk Ankara'nın Başkent olmasıyla ilgili görüşlerini şöyle açıklamıştır:

Ben Türk'ün imkansızı imkan haline getiren kudretini bütün dünyaya göstermek için Ankara'yı istedim. Bir gün gelecek şu çorak tarlalar yeşil ağaçların çevirdiği villalar arasından uzanan yeşil sahalar, asfaltlar ve binalarla bezenecek: Hem bunu hepimiz göreceğiz, yakında olacak ...


Atatürk'ün bu sözlerinin de çok kısa bir süre sonra gerçekleştiğini, Batılı devletler büyük bir şaşkınlıkla izlemişlerdir. Ancak bu konunun tamamı değildir...

Ankara'nın Spiritüel Coğrafya' da önemli bir yeri vardır.

Ve bize göre Atatürk'ün Ankara'yı Başkent yapmasının en önemli nedenlerinden biri de budur. Konuyu biraz açalım ...

Petrus Vesconte'nin 1311 yılında hazırlamış olduğu bir harita vardır. Bu haritada rüzgar gülleri ile kerte hatlarının belirlediği dış ve içte oluşan iki dairenin de ortak bir merkeze sahip olduğu görülür.

Petrus Vesconte'nin haritasındaki kerte hatları ile odak noktaları ağının oluşturduğu desene sadık kalmak koşuluyla daireleri haritamızın üzerine yerleştirdiğimizde elde ettiğimiz iki dairenin sınırları içinde kalan alanda pekçok inisiyatik merkez yeralmaktadır.

İç dairenin üst kısmı Troya'nın, alt kısmı ise Efes'in tam üzerinden geçmektedir. Sardes gibi bir zamanlar önemli inisiyatik merkezler de iç dairenin sınırları içinde yer alırlar.

İç dairenin bulunduğu bölge bir başka açıdan daha önemli bir olayın geçtiği gizem perdesiyle örülüdür. Aziz Yuhanna'nın bir vizyon halinde aldığı İncil'in Vahiyin bölümü, Ege Bölgesi'ndeki 7 kadim merkezde bulunan topluma hitaben verilmişti. İşte bu 7 merkezden Efes ve Sardes, söz konusu dairenin üstünde, Bergama, Thyatira ve İzmir içinde, Filadelfiya ve Laodicea ise çok yakınında yer almaktadır.

Dış dairenin geçtiği yerler ise tarihte çok önemli bir yere sahip olan bazı inisiyatik merkezlerin tam üstünden geçmektedir: Cumae, Şam, Nemrut, Giresun ve Gize ...


Cumae: Roma Gelenekleri'ne göre İtalya' daki Cumae denilen yerde "Yeraltı Dünyası "na inişi sağlayan bir geçit vardır. PalIadion'u Troya' dan İtalya'ya götürmüş olan Aeneas, yeraltı dünyasına Cumae denilen yerden inmişti.

Yine bazı kaynaklara göre, Yunan Mitolojisi'nde ifade edilen Troya'rundüşüşünden sonra, Aeneas'ın yanısıra Erithreia Kahiriesi de İtalya'ya göç etmiş ve Kyrre Merkezi'ni oraya taşıyarak Cumae'yi tesis etmiş olup, ünlü Cumae Kahinesi ile aynı kişidir. Burada gerçekten de, Cumae Kahinesi'nin yaşadığı söylenilen mağarada son bulan 1 km uzunluğunda bir tünel bulunmaktadır.


Petrus Vesconte'nin çizdiği haritasının sadeleştirilmiş halidir.


Petrus Vesconte'nin haritasında ortaya çıkan iç ve dış dairelerin geçtiği bölgeler.


Şam: Şam'ın bir zamanlar Sufi inisiyasyon merkezi olduğu bilinmektedir. Örneğin Batı'nın en önemli inisiyatik ekollerinden biri olan Rosicrucian Tarikah'nın kurucusu olan Christian Rosenkreutz, 15. Yüzyıl' da Şam' daki Bilinmeyen Üstatlar tarafından inisiye edilmişti.

Nemrut: Mitra İnisiyasyonu'nun merkeziydi.

Giresun: Eski adı Cerasus olan Giresun'un açıklarında Karadeniz'de yer alan Ares Adası'nda Rodoslu Apollonius'a göre bir zamanlar mermerden inşa edilmiş olan gizemli bir mabet bulunmaktaydı. Bu mabedin nasıl bir fonksiyon gördüğü ve akıbeti bilinmiyor.

Rize: Mısır İnisiyasyonu'nun merkeziydi.

Petrus Vesconte'nin haritasındaki bu ilginç rastlantılar üzerine, şimdiye kadar yurtdışında birçok araştırmacı, bilima damı ve yazarın yayınladığı makale ve kitaplar bulunmaktadır. Örneğin, 1939 yılında yayınlanan bir makalede Albay A.T. Powel şunları söylemiştir:


Eş merkezli iki dairenin üzerinde çok sayıda merkezin yer alması matematikselolarak tesadüf ihtimalini öylesine azaltır ki, bu durumda sadece kasti bir düzenlemenin araştırılması gerekir.
Petrus Vesconte'nin 1311 yılında hazırlamış olduğu haritadan çıkarttığımız ortak merkezli iki dairesel geometrik şekilden başka, dikkat ederseniz bir başka geometrik şekil daha çıkmaktadır. Troya, Nemrut ve Gize'nin bulunduğu noktaları haritamızda birleştirdiğirnizde mükemmel bir eşkenar üçgenle karşılaşırız. Üçgenin geçtiği bölgeler ise yine Anadolu'nun birçok gizemli yarelerine denk gelir. Haritarnızda nokta nokta çizdiğimiz eşkenar üçgenimizi biraz daha yakınlaştıralım ...




Ortaya çıkan üçgenimizin Anadolu üzerindeki geçtiği yerlere biraz daha yakından bakacak olursak, konu daha da gizemli bir hale bürünür. Zira üçgenimizin sınırlarını belirleyen çizgiler, Anadolumuzun en gizemli bölgelerinin üzerinden geçmektedir.


Troya Nemrut Hattı: Gülşehir ve Zelve Kapadokya yeraltı ketlerinin uzantısı olan yeraltı kentleriyle doludur. Elbistan Hitit kalıntılarının bulundqğu bölgelerden biridir.


Troya Gize Hattı: Troya, Kyme, İzmir ve Efes'ten geçer.


Nemrut Gize Hattı: Nemrut'tan başlayan bu hatta ilk olarak Arsameia Höyüğü karşımıza çıkmaktadır. Daha sonra Belkıs'ta Romalılarca inisiyasyon merkezi olarak kullanılan tüneller ve bir höyük bulunmaktadır. Hemen ardında ise yine bir başka gizemli höyük olan Nizip'te Şehzade Höyüğü yer almaktadır.

Ayrıca Nemrut Troya arasını birleştiren çizgiınizi uzattığımızda ise Cumae ile birleştiği görülür. Evet... Bütun bu veriler bize neyi göstermektedir? Ve bu verilerden çıkan sonuç nedir?

İşte asıl cevaplanması gereken sorular burada düğümlenir ... Bir zamanlar önemli inisiyatik merkezlerin böylesine bir geometrik düzen içinde yer alması sadece basit bir tesadüf.

Bu serinin başında da söylediğimiz gibi anlatılanlara inanmak ya da inanmamak tamamen okuyucuya aittir. Bu serideki yazılar ilgili konularda yazılanların mantık kurgusu içinde bir araya getirilmesinden oluşmuştur.

(devam edecek)





Hiç yorum yok: