4 Ocak 2010 Pazartesi

DAM ÜSTÜNDE SAKSAĞAN

Yeni yıl tatilinin ardından yılın ilk mesaisine başlamaya hazırlanıyordum ki.. Cinlerimi tepeme çıkartacak bir şey oldu.. Sorun değil, herkes hata yapabilir diyorum, o konuya girmiyorum.. Ama zaten zor toplayıp gelmişken kendimi, adaptasyonum sıfırın altına düştü iyice.. Bari biraz kafamı dağıtayım diye maillerime bakayım dedim.

"Müthiş Belge" başlıklı bir yazı ilk sıradaydı. Efendim Fatih Altaylı yazmış, Aydın Doğan rafinerisine ruhsat alamıyormuş hükümetten. Düşünmüş, taşınmış, hükümet yabancı sermaye sever diye, yabancı ortağını göndermiş başbakana. Yabancı ortak ben aslında Türkiye'ye çok yatırım yapacaktım ama siz ruhsatı vermiyorsunuz, bende yatırımı yapmıyorum demiş. Hayır yapmaz demiyorum ama, Allah tarafından RTE tamam deyip atlamamış, yoksa daha da fena hissedecektim kendimi. Yabancı ortağın cesaretine bakar mısınız bu arada bir de..? Aydın Doğan'ın planına bakar mısınız? Bu ülke satılıyor, peşkeş çekiliyor diye kaç haber gördünüz Doğan Medya da..Her gördüğünüzde hatırlayın o halde bu yazıyı..

Neyse dağıtmayalım konuyu, Başbakanda ona, "Sen yanlış adamla ortaklık yapıyorsun, onunla hiç bir şeye izin alamassın bu ülkede" demiş. Yani sen benim ülkemi satılık mı sanıyorsun, ne demek istiyorsun dememiş de, başkası ile ortak olaydın, ben o parayı alır, sana da bir iş ayarlardım demiş. Atatürk'ü bu ülkeden silmeye çalışanlar bu tarz davranışlar karşısında, ne tür tavırlar sergilediğini okusunlar da öğrensinler.. Demiyorum başka bir şey.


Bunun üzerine Aydn Doğan ile yabancı ortağı gitmişler notere başbakan bunu dedi, bunu dedi diye evrak tutturmuşlar, altlarına da imza atmışlar ikisi.. Anlamadım herhalde diye yazıyı birkez daha okudum.. Yok belge buymuş.. Yani bu sayın yabancı ortak "bay emin" lakaplı sanırsam ki, noter de tasdiklemiş. Şimdi bu belge  RTE'nin bu sözleri sarfettiğini mi ispatlayacak neyi ispatlayacak orayı çözemedim yalnız? Noter ne zamandır dedikoduları onaylıyor yaw bu ülkede.. Ha doğrudur, RTE demiştir, olamaz mı.? Olur, hatta yüze doksan.  Ancak "bozacının şahidi, şıracı" belgesinden öteye ne anlamı var da, Fatih Altaylı bile üşenmemiş bunu kaleme almış.. Müthiş Belge diye de başlık atmış, yaşanan olay çok manalı, sıradan ve normal gelmiş de belgeye mi şaşırmış.
 
Alacakaranlık kuşağında mıyız bu sabah?
 
E bende gideyim notere yazayım o bana bunu dedi, şu bana bunu dedi, noter onaylasın.. Elimde belgeler var deyip çıkayım ortaya.. Hayır biri çıkarda bu belge bizim hukuk sistemimizde geçer görür bi belge derse, oturup ağlarım söyleyeyim. Hatta yetinmem giderim notere adalet sistemi hakkında atar tutar, altına da imzamı basarım. Sayın Doğan bu belgeyi yüce divan için saklıyormuş bir de.. Düşünsenize şöyle bir sahne ;

"Efendim, Sayın RTE, bak elin yabancı adamına Doğan için böyle demişsiniz."
"Yok efendim demedim, yalan"
"Demişsiniz efendim, adam gidip notere söylemiş, elinde belgeler var"
"Kime demiş ?"
"Notere efendim, gitmiş notere anlatmış, noter onaylamış, söylemiştir demiş. Noterler bile size karşı bu ülkede sayın Başbakanım, siz o notere bi teğet geçersiniz artık"

Tam bu mailin şokunu atlatıyordum ki, gazete de ilk haber, "Melisa'nın nefesini çaldılar"..

Şimdi okuduz başlığı, ne canlandı allahaşkına gözünüzde.. Melisa nefes almakta zorluk çeken küçük bir kız, Allah şifa versin zor şey gerçekten.. Ancak habere bakınız ki hırsızlar Melisa'nın nefes almakta güçlük çektiğinde kullandığı oksijen tüpünü çalmışlar ve altında bir alt başlık "Bunlar insan olamaz!".. Hayır altını, parayı alıp gitselerdi olurlardı insan, oksijen tüpünden kaybetmişler..

Hatta eve girmeden önce muhtardan, ssk dan bilgi isteselerdi evde yaşayanlar hakkında, bilselerdi Melisa'nın durumunu da,  sadece paralarını çalsalardı, onları aç susuz bıraksalardı, o zaman insan olacaklardı, ama aldılar mendeburlar oksijen tüpünü, hayır, hayır insan olamazlar.. Bu yazı şimdi caydırıcı olsun diye mi yazılmış, Melisa'ya yardım olsun diye mi yapılmış, hırsızlık mı kınanmış ben anlamadım. Ayrıca çalınan oksijen tüpünün maliyetinin iki bin Türk Lirası olduğuda yazılmış. Seyyar olanların ortalama fiyatı o civarda bile değil daha düşük oysa.. Koskoca gazete çocuğa bir oksijen tüpü alsaymış da baş sayfadan şu haberi yazmasaymış, çok daha etik olacakmış ama neyse..

Yok ben sinirliyim bu sabah kesin...

Okumuyorum gazete, mail falan.. Öyle suratımı sallayıp oturucam..

Fasulye..

Not : Bu arada öğrendim ki az önce Fatih Altaylı bu yazıyı 2008'de yazmış.. Olsun bu yorumu değiştirmiyor, ama yanıltıcı olmasın diye ekleyeyim dedim..

2 yorum:

Sis dedi ki...

Dur katmerleyeyim ben .Kaç gündür Hürriyette tüm yazarlar Ertuğrul Özkökün genel yayın yönetmenliğinden ayrılması ve Aydın Doğanın emekli olması üzerine cicili bicili sevgi pıtırı şeklinde yazıp duruyorlar.Bu ayrılma ve emekli olmanın altında Aydın Doğan ın devletle olan 4.5 trilyar zilyarlık vergi borcu davasının diyetinin yattığı yönünde söylentiler var.Olma mı?Olurr
Gazete okumayı bırakmak iyi bir fikir.Ben nadiren okuyorum.Hatta tv seyretmeyi de bıraktım o sulu zırtlak dizilerle.Yakındır haber dinlemeyi de bırakmam.

Fasulye dedi ki...

bu ülkedeki adrenalin var ya.. işte ondan gidices biz.. sigaradan içkiden trafikden domuz gribinden değil :)
fasulye